04 Mart 2012

hazal yücesoy-monografi




Tren sesleri meydanda. Durup çevrenize bakınca dizilerden hatırladığınız mekanlar ve komşularıyla çevrelenirsiniz. Kahve içimi pek hoş, sıcak havası, balık kokusu. Yoğunluğun çevresinde bir o kadar da uzak, sakin. Kendine özgü tekrarları Samatya meydanına bağlanır yollar üstünde. pencereden çıkan bacaları, sıra sevmeyen taşları, doğaçlama kullanılan malzemeleri, düzlemlerde dizilme varyasyonları, pencere önü saksıları, tel arasına sıkıştırılmış eşyaları, eski ve kırılmış kapıları, sıvası dökülmüş duvarları, duvarlardan göz kırpan taşları, yosun tutmuş kaldırım kenarları, pencereden bakan kedileri, kim bilir kaç farklı yaşantı görmüş evleri, sokakta top oynayan çocukları, evin boşluklarından hissedilen meraklı bakışları, aşağıya sarkıtılmış sepetleri, kulpla ağaç arasındaki hassas gerginlikteki ipe dizilmiş çamaşırları, kaldırım taşlarına dayanmış yarım pencereleri, ziyarete gelmiş rakı-balık severleri, ara ara teller arasından görünen tren, deniz...


Tren sesleri meydanda. Durup çevrenize bakınca dizilerden hatırladığınız repliklerin yeri boş. Kahve höpürtdetmeleri pek hoş, sıcak tınısı, balıkların kömür çıtırtısı. Birbirine karışan sesler elenir, gelir. Kendine özgü tekrarları Samatya meydanına bağlanır kanallarda. Her yerden çıkma potansiyeline sahip boruların rüzgarda kıpırdamaları, adım değiştirten taşları, malzemelerin farklı tınıları, pencere önü çiçek hışırtıları, eşyaların teli gıcırdatmaları, kedilerin miyavlamaları, kim bilir kaç farklı ailenin yaşantısını dinlemeye alışmış evleri, sokakta top oynama sesiyle huysuz amcaları sinirlendiren çocukları, duyamadığınız meraklıların göz dedileri, malzemeleri taşımak için kullanılan küçük el asansörünün hasırını duvara sürterkenki çıtırdamaları, kulpla ağaç arasında sazlı bir müzik aletinin tek teliymişçesine duran ipteki çamaşırları, kaldırıma dayalı pencerelerdeki sessizlik, ziyarete gelmiş rakı-balık sevenlerin muhabbeti, bazı bazı duyulan titreşim ve dalgalar...


Tren sesleri meydanda taşları zıplatmış, üstlerine de evleri sıralamış. Kahveleri yaşlı amcalar yudumlarken sıcacık havasında karşılamış denizde yaşayan minikleri. Kendine özgü tekrarları kanallarla bağlanmış meydanda. Pencereden çıkan bacaların tam ortasından ışık tuttuğunuzda sokağı izlermişsiniz. Kaldırım taşları düzene karşıymış çoğu zaman. Ellerine geçen malzemeleri her yere dokuyanlar varmış. Evlerinin önüne saksı koymayı seven teyzelerin sanki batıl bir inancı varmış, şans getiriyormuşçasına dizmişler çiçeklerini, eşyalarını. Kapıları, duvarları yeni dokular oluşturmayı pek severmiş. Duvarlar homojen görünümlerinden çok sıkılmışçasına bazı parçalarını atmak istemiş veya yeni renkler, katmanlar giymek. Kaldırım kenarları yeşile bürünmüş bazı bazı. Kedilerin, teyzelerin gözü camda. Kaç hikaye dinlemiş evleri yorulmuş ama bıkmamış. Kaç top patlamış oyunlarda belli değil. Teyzelerin sepetlerinde kaç eşya havalara uçmuş. Agaçlar çamaşırlık olmuş. Misafiri de bolmuş. denizi görünmüş aralardan, gülmüş çocuklar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder