Samatya da tren vagonları gibi sallanıyordu sanki. Bir taraftan balık kokusu bastırırken öteki taraftan balkondan balkona konuşmalar duyuluyordu. Yokuş indikten sonra görülenler ile yokuşun tepesinde duyulanlar birbirini desteklemiyordu. Mantık çerçevesinde Samatya yoktu. Yardımsever insanların yol tarifleri asla sizi sorduğunuz yere ulaştırmıyordu. Herkes Samatya'yı biliyor ancak herkes birbirinden farklı biliyordu. Belki de Samatya yoktu?
Bir zamanlar Samatya diye bir semt varmış. Bu semt denizin üstüne kurulduğundan sürekli sallanırmış. Balkonların arasında onları birbirine bağlayan merdivenler bulunurmuş ve insanlar buralardan birbirine balık ikram edermiş. Yokuştan aşağı inerken mavi olan bulutlar yukarı çıkarken pembe olurmuş. Burada birinin aradığı yeri ancak o kişi bulabilirmiş, kimse kimsenin yolunu tarif edemezmiş. Samatya'ya gidenler gördüklerini heyecanla anlatmaya başlamış ama hiçbiri aynı olmadığından aslında öyle bir yer olmadığını düşünenler ortaya çıkmış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder