kendi kendini zamanla dokuyan semt
insanı, kendiyle-birey olarak- dokumuş.
samatya ;
yazıyla, çatlakla, yeşille, reklamlarla, rakamlarla duvarlarda
tarihle
tekrarla; bir yağ tenekesi kutusunda
gölgeyle :güneşin ağaca gelmesiyle oluşan kaldırım taşında
yeni rakıyla, balık ekmekle ikinci baharla dokunmuş.
kolajla
Ayrıntılarda gizlenmiş gariplikleriyle meraklı, sorgular bir haleti ruhiyele sınır çekmiş sanki kendine.Meydanı Ali Haydar ile meşhur olsa da, kendi fark etmeden banliyö güzergahında insanların kimi zaman efkar dağıtmak, kimi zaman zevkle, doymak için gelip anlık kullanıcılarının yanısıra,günlük vaktini okey oynayarak geçiren kahvehanesindeki insanıyla, akşamları iki tek atmaya çıkan iki eski dostun sohbetine meze ya da bir çiftin keyfine keyif katan faslı belki de o meydan.
İç kısımları yokuşla birlikte belki insanların da meydanı, kendi içsel yokuşlarına gönderme yapar nitelikte, dertli bir amcanın hayatını anlatmak için seni tatlı bir lafa tutmasında.
Mahrumiyeti ufacık bir çocuğun sana bakışındaki masumluğunda. Tekrarla bir araya gelmiş ''bir yağ tenekesi kutusunda'' yeşeren hayat kadar masum.
Yokuşuyla yokoluşu sorgulatan.
Raylardan geçen tren sesi silüetin fon müziği tadında.
kalmışlıkla
Esrik ve kenarda kalmış
çamaşır ipte asılı,
teyze pencerede,
çocuk sokakta,
kedi kaldırımda,
tren banliyöde,
akşam olunca
rakı masada
eklemiş kendini
banliyöden dönerken romanlarla .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder